- İlk kullanıcısı olduğum sözler:
"Kendini göstermiş ama görülmemiş bir şey!"
-Nida'yı çığlıklatmak.
- Ünlem
!
- "Görülmemiş şey"in bir tık altı oluyor.
- Sınırlı ve sorumlu bir dil birimi.
- Ben küçükken "bakliyat"ı bir bilim adı sanıyordum. Ehi, ehi...
- Ben küçükken "facia"yı İtalyan bandıralı gemi adı sanıyordum. Ehi, ehi...
- "Resmi hizmete mahsustur" lafı hakkında ne düşünüyorsun?
- Ney?
- Benim hayatımda çok önemli bir yeri var. Bu lafa, daha doğrusu bu lafın anlamına dair tahminlerimin hepsi boş çıktı. Doğru anlamı öğrendiğimde, bir daha geri dönemeyeceğim bir noktayı katetmekte olduğumu hissettim.
- Sen de adım başı kilometre taşına rastlıyorsun bacım.
- Trafiktendir...
- "Fasya" diye telaffuz ettiğim bile olmuştur ha. "Facia"nın İtalyan bandıralı gemi çıkmamasıyla, sözlük karşılığını aynı anda öğrenmedim ben. Farklı zamanlarda oldu. O zaman, mutlaka önce öğrenmiş olmam gereken, "facia"nın sözlük karşılığı değil mi?
- Evet.
- Çünkü, "facia"nın sözlük karşılığını öğrendikten sonra bile, aynı zamanda İtalyan bandıralı gemi olma ihtimali ortadan kalkmıyor. Biraz şüphe uyandırıcı bir durum olduğu doğru ama imkansız değil yani.
- Di mi?... Ama öteki sıralama için de aynı izah geçerli.
- Doğru la.
- Çoğu insanın imajinasyonu, fotoğraf makinası gibi çalışıyor. model yüz ifadelerini referans alan bir yüz tanıma programı çeşitlemesi halinde.
- Kötü bir şey ha?
- Bilemiyorum yani, fotoğraf makinasının atladığı bir çehrenin peşinden koşmak da tuhaf. Oradaki duvar, tamamen gereksiz olmayabilir. Şöyle de düşün. Senin kendini değiştirmekle ilgili seçeneklerinden, onun duvarını yıkmaya çalışmaktan çok daha makul ve isabetli bir karar çıkarabilirsin. Travesti tanımamış olanlar için belki bu seçeneklerin farkına varmak zor olabilir. Anlaşıldı?...
- He.
...
- Beşiktaşlı bir basketbolcu vardı, Şafak Edge adında. Oyun kurucunun yedeğiydi. Beşiktaş'ın uluslararası maçlarında yabancı spikerci beyler onun adını "sefak ec" diye telaffuz ederdi. Hey gidi, ne günlerdi...
- Daha bir kaç hafta önceydi ayol!
- Olsun. insan özlüyor.
(Fotoğraf: Onur Etem)
