Hasbihal...


- Ya, ben bu işi böyle görerek girdim hani. Bir gün öldürüleceğimi veri sayarak trans olma kararı aldım. Aramıza katılan yeni yeni çocuklar öyle gelmiyor. İzini sürdükleri hayaller bambaşka. Bir kız bana "sosis yiyebilmek için travesti oldum" demişti mesela. Yoksunluklar arasında bile pek kısır bir alternatif değil mi? Ama aramızdaki fark da burada. Bir travestinin dolabında sosis görmüş. Demek ki neymiş? Sosis yiyebilmeye çıkan göze görünür tek yol travesti olmakmış. Yeni kızların hepsi evlenmek için can atıyor. Birer kocaları olsun, çoluk çocuğa karışsınlar... Neden koca Avrupa'da bir tane doğru dürüst bir travesti yok? Travesti, başta Türkiye olmak üzere Ortadoğu coğrafyasında rastlanan ve avcılıkla geçinen bir tür neredeyse. Belgeseli yapılsa, böyle deriz. Yok yani. Bizim anladığımız travestinin bir Avrupa versiyonu yok. Travestinin tesadüfen zengin doğması ihtimali de yok. Sokağa adımını atmadan önce sadece ailenin biriktirdiği mirastan payına düşeni kaybetmekle kalmıyor, diyelim okulun verdiği diplomadan, kullarından bir kul olarak allahın nezdindeki statüden ve aklına gelmeyecek daha bir sürü donanımdan da uzaklaşıyor. En başta orayla vedalaşarak çıkıyorsun.
Bir tane Yozgatlı imam var, Manolya ismi. Cami imamı. Cenaze namazında birisine alıkmış, köylü tam bunu linç edecekken kaçıyor buraya. Karısı dımdızlak kalıyor köyde. Bir süre sonra karısını da gönderiyorlar. İmamın karısı ne işe yarayacak, köyde imam olmayınca?... Karı önceleri kapıcı karısı gibiydi filan. Sonra bir orospu oldu; şimdi imamdan bile zengin.
Şimdi imam gözaltında, polis çarktan almış bunları..Bu karı karakola geldi:
- "Memur bey, memur bey, kocamla görüşmek istiyorum".
- "Ne kocası kızım, burda erkek yok ki?" diyor komser.
"O kadar emin olma. Senin kime koca dediğin, benimkiyle aynı olmayabilir" demek ister gibi bir an baktı keltoş komsere:
- "Şu sarışın uzun peruklu olan benim kocam olur efendim" dedi.
Komser;
- "Neresi erkek bunun? Görmüyor musun, senden daha kadın?..." diyor.
Yemin ederim kadın, böyle imalı imalı:
- "Ama kocalık görevlerini dört dörtlük yapıyor efendim" dedi...
Şimdi öyle şeyleri topluyorum. Benimle çalışmayı hepsi istedi aslında da, gittiğim kadınların hepsi hurda. Yani 40 yaş civarı kadınlar.
- Tam olgun zamanları işte.
- Siktir git Yusuf. Sokak böyle kabul ediyor. Yoksa, ben de kırk yaşındaki kadınlarla... Ay Yusuf, ben 22 yaşında değilim ya. Seks işçisi olan benim yani. Kırk yaşındaki bir kadının ne demek olduğunu, müsaade et bileyim. Hurda. Bitmiş karı. Tedavülden kaldırılması lazım. Çünkü öğretilmiş: seks işçiliği yapacak kadın, sarışın bomba ve koca memeli olmalı. Yok işte öyle bir kadın. Ancak karikatürünü çizersin. O da elinden geliyorsa. Mesela dönmelerle sikişmiyor, bu kadın grubu. Net bir sınır çizmişler oraya.
- Parası neyse verseler bile mi?...
- Yok be. Gruba giremiyoruz mesela.
- Ama o çok büyük eksiklik, mesleki formasyon bakımından...
- Ama Yusuf, karıları bir görsen, bunu pozitif ayrımcılık sayardın. (Böreği soğutma.) Dün çalışamadım. Vücudum kabul etmedi.
- Artık çalışmasan da olur, bazı günler. Pezevenk olduğuna göre...
- Pezevenk olunca daha çok çalışmak zorundasın.
- Anladım. Ama çarka çıkmayabilirsin bazı günler...
- Çıkmıycam herhalde.
- Yoksa, gördüm yani Cenk'i. Daha fazla mesaisi var sanki.
- Evet. Korumam gereken bir kızım var artık Yusuf. Bir alanım var.
(Önce hangilerini yemem doğru olur, onu anlamaya çalışıyorum. Ispanaklı çok iyi olduğu için sona bırakmalıyım.
- İyice emin olmadan karar verme.
- İşte ilk önce kaşarlıdan başlıyorum. Kurtarır ama ...
- Bütün bunları daha önce hazırlayabilirdim ben ama mutfak işgal altındaydı. Gülsen kahvaltı yiyordu.)
- Gülsen'in annesi seni takip etmeye başlamış. Bu sabah farkettik.
- Ben bir çok insanın merak ettiği bir şeyim.
- Arkadaşlık isteği gönderse kabul ederdim tabi de... Arkadaşlık isteği göndermiyor ama takip ediyor.
- Olsun.
- Cevapsız arama gördüm telefonumda. Sensindir diye düşündüm. Duştaydım. Kapıya geldinse diye sabunlu kafayla seni geri aradım. Sen de dolmuşta dönme sesi çıkarmamak için cevap verememişsin.
- Yok hayır. Dolmuşa binerken, Alevi olduğunu tahmin ettiğim bir adam, dolmuş parası yokmuş, dolmuşçudan rica etti. Benim de böyle sabah delikanlılığı üzerimde, höyküre höyküre, "Gel gardaş, sorun değil" filan... Babalık yaptım.
- Duygu dolu anlar yaşadınız mı?
- Yok, arkalardan bir genç çocuk koptu geldi, "benden olsun" filan dedi.
- Aaaa. Bir yarış oldu yani.
- Evet. Sonunda da dolmuşçu kazandı yarışı. Almadı bizden parayı. Ama ilk girişimin sahibi olarak, sosyalleşmelere vesile bu kampanyada en büyük payı kendi haneme yazıyorum.
- Bence adam diğer yarışmacıları da ödüllendirmek için, üste para istemeliymiş.
- Babamla bir kere cuma namazına gitmek zorunda kalmıştık. Adana'dayız. Bu, cuma namazına gidilen yer Şafii'lerin namaz kıldığı bir alanmış. Mezheplerin böyle ayrı ayrı kapladığı alanlar varmış. Neyse babam rica etti, ben de namaza gelmek zorunda kaldım filan. Biz camide, çocukların durduğu bir yerdeyiz. İlk fırsatta kaçacağız. Namazın kritik ilk bir kaç hareketini yapıp...
- Babana görünmeden kaçman gerekiyor...
- Yok. Babam da kaçacak. O da cuma filan sevmez. Gitmek zorunda kaldığımız bir cuma işte.
- Kendisinin bile gitmek istemediği bir cumaya seni niye götürüyor ki?
- Ya, böyle bir sosyal ilişkinin içerisindeyiz hani. Gittiğimiz yerde, cumaya gitmemiş erkekler çok ayıplanıyor. Öyle gittik yani. Babama soruyorlar, "Şafii mezhebinin camisi mi?" diye. Babam, "Farketmez ya, gir içeri, kıl işte namazını" diye içeriye peş peşe cemaat kafilecikleri gönderiyor. "Biz de yanlışlıkla buradayız" modunda, anladın mı? Zaten cumhuriyetçi bir adam. Orayla hiç alakası yok. "Gir, gir, gir..." diyo... Dinde bir ayrım var herhalde. Şafiiler bir camide, Hanefiler bir camide kılıyorlar. Biz de Şafii grubundayız. Cami kültürüm vardı çocuklukta. Dayımın kahvesinin yan tarafı camiydi. ben bazen boşları filan almaya giderdim.
...
- Papatya sevgilisine kek alıp gitti la...
- Sevgilisiyle beraber gitmediler. Sevgilisi zaten orada, öyle mi?
- Hıı.
- Papatya'nın sevgilisi olmaya çalışsaymışım keşke.
- Ay, Papatya da çok varoş. Kekle bile... Ben bir kere siktim Papatya'yı. Grup sekste.
- Artık akraba sayılırsınız.
- Çok gençtik. on sene filan önce. Sokuverdim, hart diye...
- Bir kere oldu ha?
- Evet.
- Bir kere olmuşsa, her zaman olabilir artık?...
- Olmadı. Bir hata yapmış olabilirim.
- Nasıl bir tepki gösterdi peki?
- Bozuldu. Bir çocuk getirmiş. Çocuk grup istiyor. Çocuğun üstüne yattı, çekilmiyor. Benim bu grup çalışmasına dahil olabilmek için zorlayabileceğim biricik yer, götüydü hani. Ben de hart diye sokuverdim. Sikmek değil de, böyle, hart diye bir soktum.
- Pompalamadın yani.
- Evet. çok üçkağıt bir durum.
- Grup isteyen çocuk, iki tane travesti sikcem diye mi hesap yapıyor yani?
- Çocuğu bir görebilsem, ne istediği konusunda tahminde bulunabilirim. En alttaydı. Ben ne yapacaksam... Papatya önden sevişecek... Bu iş çok şeydir. Estetik bir travesti öyle yapar. Önden memelerini herifin ağzına filan verir. "Ağğğhhhıııı" filan der. Garip sesler çıkarır. Sonra evdeki laçovari domalır. Adam gider, laçovariyi siker. Çok hiyerarşik de bir yer orası anladın mı?
- Bu önceden kararlaştırılması gereken bir senaryo mu, yoksa doğal akışı mı böyle?
- Eskilerde böyle bir doğal akış var.

Eylem Günlüğü